Milli Eğitim Bakanlığı önünde ücretli öğretmenler: “Biz Milli Eğitim’in paryalarıyız. Artık bizi görmezden gelmesinler”
Haber: NİSANUR YILDIRIM / Kamera: MEHMET MEHMETLİOĞLU
Farklı illerden ücretli öğretmenler Milli Eğitim Bakanlığı önüne Ankara’ya gelerek atama talebinde bulundu. Gaziantep’te yaşayan deprem mağduru Türkçe öğretmeni Gülcan Akdoğan ise, “Zaten hayatımız mahvoldu. Milli Eğitim neden çözüm üretmiyor? Dünya zaten etrafımıza çöktü. Biz bedavaya çalıştık. Bunca yıldır Milli Eğitim’in paryalarıyız… Artık bizi görmezden gelmemeliler.”
Ücretli Öğretmenler Dayanışma Derneği, Bursa Ücretli Öğretmenler Derneği ve Gazi Ücretli Öğretmenler Platformu bugün Ankara’da toplanarak atama ve özlük haklarının iyileştirilmesine ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasının ardından ücretli öğretmenler hazırladıkları raporu Bakanlığa sundu.
Ücretli Öğretmenler Dayanışma Derneği Lideri Levent Atasoy şunları söyledi:
“KAST SİSTEMİ İÇİNDE ÇALIŞIYORUZ. DURUMLARIMIZ ÇOK CİDDİ. EMEKLİ OLAMIYORUZ”
“Ücretli Öğretmenler Dayanışma Derneği, Bursa Ücretli Öğretmenler Derneği ve Gazi Ücretli Öğretmenler Platformu olarak bugün yine Ankara’da toplandık. Bakanlığı ziyaret edeceğiz. Resmi dernekler olarak bu bizim 42. Ankara toplantımız. Ücretli öğretmenlerin özlük hakları ve gazi arkadaşlarımız için. Ekip talebi için Bakanlıktayız. Ücretli öğretmenler taban fiyatın altında ve garantisiz çalışıyor. Yapılan iyileştirmeler kalıcı çözüm değil. Bu toplantıda derneğimize ileteceğiz. Belgeleri bakanlığa ileteceğiz. Çözüm bulmalarını talep edeceğiz. Ücretli öğretmenlerin sesini kimse duymuyor. Ücretli öğretmen dediğimizde aklımıza gelen asgari ücretin altında çalışan gaziler bize göre köledir. kast sistemiyle çalışıyoruz. Kurallarımız çok katı. Takım-öğretmen arkadaşlarımızla aynı işi yapmamıza rağmen maaşlarının üçte birini alıyoruz. Emekli olamıyoruz. EYT şu anda bize vurmasa bile, EYT’den emekli bile olmuyorsunuz. Mağdur olduğumuz bahisler çoktur. Bu taleplerimizi Bakanlığa iletmek için buradayız.
“HİÇBİR MESLEK GRUPUNDA ÜCRETLİ POLİS KAVRAMI YOK. ÜCRETLİ POLİS, DOKTOR VEYA MİLLETVEKİLİ YOK. AMA YARIM SİGORTALI PRİMLİ ÜCRETLİ ÖĞRETMEN ADI ALTINDA İŞÇİ KÖLE OLARAK ÇALIŞIYORUZ”
Artık sesimizin duyulmasını istiyoruz. Çünkü artık güvenebileceğimiz hiçbir şey yok. Çok mağduruz. Deprem bölgesinden ve Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen arkadaşlarımız var. Bakanlık toplantılarımızı yapıyoruz. Bizi dinliyorlar ama 5-6 yıldır bir çözüm bulamadan bizi evimize geri gönderiyorlar. Artık analiz istiyoruz. Hiçbir meslekte fiyat kavramı yoktur. Ücretli polis memuru, doktor veya milletvekili yok. Ancak ücretli öğretmen adı altında yarım sigorta primiyle işçi kölesi olarak çalışıyoruz. Şu anda Cumhurbaşkanının yaptığı güzelleştirme adı altında bazı düzenlemeler var. Ancak bu düzenlemelerle birlikte maaşlarımızla taban fiyatın altında ve garantisiz olarak çalışmaya devam edeceğiz. Umutla geldik, sesimizin duyulacağını umuyoruz. Buradan yetkililere sesleniyoruz. Milli Eğitim Bakanımızla görüşmek istiyoruz. Milli Eğitim Bakanı ekipler halinde öğretmenlerle görüşüyor. 90 bin maaşlı öğretmen dernekleriyle görüşmüyor. Bakanımızla görüşmeye ve talebimizi iletmeye geldik. Arkadaşlarımız gerçekten mağdur. Arkadaşlarımız aile kuramadı. Düzenlemeleri bozuldu. Konut kiralarının bile 10-15 bin lira olduğu bir dönemde arkadaşlarımızın aldığı maaşlar 6, 7, 8, 9 bin liraydı. Bu arkadaşlar 10 bin lira ev kirası mı ödeyecek, yoksa çocuklarının karnını mı doyuracak? Biz bunun için buradayız. Toplumun aydın kesimlerinde bir öğretmen 5, 6, 8, 10 bin liraya çalışır mı? Sesimizin duyulmasını istiyoruz.”
Gaziantep’te yaşayan deprem mağduru Türkçe öğretmeni Gülcan Akdoğan şunları söyledi:
“Ücretli öğretmenlerin çektiği zorluklar yetmezmiş gibi bu yıl depremin yükü de omuzlarımıza eklendi. Hayatımız adeta perişan oldu. İşimizi yapamıyoruz. Çok cüzi bir maaş alıyoruz. deprem bölgesi, her şeyin bu kadar değerli olduğu bir dönemde bizden nasıl geçinmemizi bekliyorlar, başka işlerimiz var, biz de bilmiyoruz, biz öğretmeniz, başka işlerde çalışamayız, bilmiyoruz. Neden bizi takıma almıyorlar? Daha önce alınmışız. Neden bize kulaklarını, gözlerini kapadılar? Aramızda 20 yıldır çalışan insanlar var. KPSS’siz alım istemiyoruz. Kontenjanlar az. Bir çok öğretmen arkadaşımız bu yüzden bu işi yapıyor. Biz zevkten ücret karşılığında ders vermiyoruz. Kontenjan az olduğundan ücretli ders veriyoruz. Ailemize bu konuda destek olamayız. ailemize bakmak mı, ev kiralamak mı? Deprem bölgesindeyiz. Milli Eğitim neden çözüm üretmiyor? Dünya zaten etrafımızda çöktü. Daha önce bunun bir örneği yaşandı. Neden tekrar olmasın? Yıllarca bedava çalıştık. “Artık diyorum ki biz Milli Eğitim’in paryalarıyız… Artık bizi görmezden gelmesinler.”
“EĞİTİMİN HIZIR ACİL’İ, YEDEK LASTİK OLARAK HİZMET VERİYORUZ”
Biyoloji öğretmeni Abdullah Bıyıklı, “Yıllarca asgari ücretin altında yarım SGK ile çalıştık. Eğitimin acili, yedek lastiği olarak görev yaptık. Her hafta özel sekreteri arıyoruz, randevumuzu güncelliyoruz ama yapmıyoruz” dedi. Randevu verildi… Milli Eğitim Bakanlığı ücretli öğretmenlere gelince, Kafasını kuma gömer, Emekli olamayız, Yok olmadık, Bizi görmesi lazım, bizi dinlemesi lazım Adalet ve Kalkınma, nerede adalet? Emekli olamıyorum. Adalet nedir bunda? Ücretli öğretmenlik sistemi Milli Eğitimin kanayan yarasıdır. 21. yüzyılda “Asgari ücretin altında fiyat olabilir mi?” dedi.
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Ümit Toper, “10 yıldır öğretmenlik yapıyorum. İhtiyaçtan yapıyoruz. Özel branşlar kabul etmiyor. Ücretli öğretmenlik tecrübe sayılmıyor… Atanmak istiyoruz. Hak ettiğimizi düşünüyoruz.” Bütün çabamızla yaptığımız bir iş.”
“BEKLİYORUM, GELİN ALIN”
İngilizce Öğretmeni Mevlüde Kurtuluş, “8 arkadaşımız bakanlıkla toplantıya götürüldü. Biz arkadaşlarımızı Bakanlık önünde beklemek istiyoruz. Rastgele bir provokatörlük söz konusu değil. Bakanlık bizim. Bakanlık bizimdir. Biz uyarılar alıyoruz.” Bakanlığın önünde durmamalıyız. Bu kadar büyük haksızlıklara karşı sesimizi yükseltelim. Bu nasıl adalet? Hepimiz.” Farklı illerden geliyoruz. Gazi olarak atanmak istiyoruz. Maliye Bakanlığı, özel bir şirkette yarım SSK ile çalışan bir kişinin varlığından haberdar olunca bu şirketin boynuna biniyor. Ancak yarım sigortayla çalışıyoruz. Aslında maaşımız içler acısı. Bizi Bakanlığın önünde bekletmeyin deniyor. Bekliyorum, gel al. “